BARO BAŞKANI AVUKAT AYHAN YILMAZ&S217; IN 2013-2014 ADLİ YILI AÇILIŞ KONUŞMASI
Tarih: 2.09.2013 | Okunma Sayısı: 2155

 BARO BAŞKANI AVUKAT AYHAN YILMAZ' IN

           2013-2014 ADLİ YILI AÇILIŞ KONUŞMASI

 
Sayın Meslektaşlarım,
2013-2014 Adli Yılı’nın avukat, hakim, savcı meslektaşlarımız ile yargı çalışanlarımıza, milletimize, ülkemize, ülkemiz hukukuna hayırlı olmasını diliyorum.
Tüm vatandaşlarımız için özellikle biz hukukçular için anlamlı olan bugünde avukat, hakim, savcı meslektaşlarımız ile adliye çalışanlarımızdan ebediyete intikal etmiş olanların aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyor, kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum.
 
Sayın Meslektaşlarım,
Devletin gerçekleşmesi yönünde çaba sarf etmesi gereken şeylerin en başında adalet gelir. Esasen hukuk devletinin temelini de adalet ilkesi oluşturur. Bu ilkenin yaşama geçirilmesi ise kaliteli, etkili ve hızlı işleyen bir adalet sisteminin kurulması ile mümkündür. Bu nitelikte bir adalet sisteminin kurulması ve işleyebilmesi ise her şeyden önce yargının bağımsız ve tarafsız olmasını gerektirir. Hak arayan, adalet talep eden insanların haklarının korunmasında ve halkın yargı sistemine olan güveninin sürmesinde asıl olan yargının tarafsızlığının sağlanmasıdır. Bu bağlamda bağımsızlık yargıya sunulmuş bir ayrıcalık değil, hakim tarafsızlığını sağlamanın aracıdır.

 

Sayın Meslektaşlarım,
Adliyeler, sadece hakimlerin ve savcıların mesleklerini icra ettikleri yerler değil, avukat olarak bizlerin de mesleklerimizi icra ettiğimiz yerlerdir. Bu mekanlarda biz avukatlar müvekkillerimizin hukukunu korumak, hakimler haklı olanı haksız olandan ayırarak adaleti dağıtmak, savcılar kamunun haklarını savunmak, icra daireleri ve kalemlerde çalışan personel de adli hizmetleri görmek suretiyle ve hep birlikte adalet hizmeti yapıyoruz. Dolayısıyla adliyeler, adalet hizmetinin yürütülmesinde avukatların, savcıların, hakimlerin, kalem ve icra çalışanlarının ortak mekanlarıdır. Bu mekanlarda adalet hizmetini yürüten avukat, savcı ve hakimler arasında hiçbir hiyerarşik ilişki yoktur. Herkesin kendi görevi vardır ve herkes kendi işini yapmaktadır.
Adalet hizmetlerinin kalitesinin artırılması, avukat, savcı ve hakimlerin kalitelerinin artırılması ile mümkündür. Avukat, savcı ve hakim kalitesini yükseltmek ise, nitelikli bir hukuk öğretimini, kalitesi yüksek bir staj eğitimini gerektirir. Bize göre bu konuda asgari olarak yapılması gerekenler arasında, Türkiye Barolar Birliği, Barolar, Üniversiteler kısacası tüm hukuk camiasınca sıklıkla her platformda dile getirildiği üzere, ABD’de olduğu gibi hukuk öğretimini ikinci fakülte haline getirmek, bu suretle meslek yaşını daha yukarılara çekmek, ayrı ayrı yapılmakta olan avukatlık ve hakimlik stajlarının bir bölümünü ortak düzenlemek, stajın başlangıcında ve sonunda olmak üzere iki kez sınav yapmak, bu sınavlarda başarılı olanları staja ve mesleğe kabul etmek, geçici bir statü olarak avukat, savcı, hakim yardımcılığı kurumu ihdas etmektir. Mevcut Avukatlık Kanunu oldukça eski olup günümüzün ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. O nedenle değişen ülke ve dünya koşullarına uyumlu yeni bir Avukatlık Kanunu'na acilen ihtiyacımız vardır. Yasama ve yürütme organlarımızın bu konuda bizlere yardımcı ve destek olmalarını bekliyoruz.
Avukatlık serbest bir meslek olmakla birlikte bir kamu hizmetidir. Bu bağlamda avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı temsil eder, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesinde ve hukuk kurallarının uygulanmasında yargının diğer kurucu unsurları ile birlikte adalet hizmeti görür. Buna göre avukatlık hizmeti, en az sağlık ve eğitim hizmetleri kadar hayati bir önem taşımaktadır. Hal böyle iken, sağlık ve eğitim hizmetlerinde katma değer vergisi oranı %8 iken, avukatlık hizmetinde bu oran %18’dir ve takdir edileceği üzere son derece yüksektir. O nedenle bu oranın, sağlık ve eğitim hizmetlerinde olduğu gibi %8’e indirilmesi, adli yardım hizmetleri ile CMK gereğince yapılan zorunlu müdafilik/vekillik hizmetlerinden ise bu hizmetlerin niteliği ile ücretlerinin devlet tarafından ödendiği göz önüne alındığında katma değer vergisi alınmaması gerekir.
Diğer taraftan vergi, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde ve maliyetlerinin karşılanmasında kullanılan en sağlıklı kaynaktır. Elbette her vatandaş elde ettiği gelirle orantılı olarak vergi ödemek zorundadır ve bu bir vatandaşlık görevidir. Bununla birlikte devletin sahip olduğu vergilendirme gücünün, yok etme gücü olmaması gerekir. Bu husus dikkate alınmak suretiyle avukatlar olarak talebimiz, vergi politikalarının yeniden gözden geçirilmesi, mükellefler olarak altında gerçekten ezildiğimiz vergi oranlarının makul ve ödenebilir oranlara indirilmesi, vergi sisteminin mevcut karmaşık anlaşılmaz halden kurtarılarak basitleştirilmesidir.
CMK kapsamında zorunlu müdafilik yapan avukatların aldıkları ücretler, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin çok altındadır. Dahası bu hizmetlerin ücretleri çok gecikmeli olarak ödenmektedir. Yol gideri olarak ödenen miktar, mutat vasıta olarak kabul edilen otobüs, dolmuş ücreti düzeyindedir. Yol gideri tutarı, avukatlık ücreti karşılığında düzenlenen serbest meslek makbuzuna dahil edilmektedir. Yani yapılan gider gelir kabul edilmekte ve avukat tarafından bunun gelir vergisi ile katma değer vergisi ödenmektedir. Bu son derece haksız ve yasal olmayan bir uygulamadır. O nedenle bu konumdaki avukatların mağduriyetlerinin ivedi olarak giderilmesi gerekir.
Kamu avukatları ile aynı veya benzer işleri yapan diğer kamu görevlileri arasında, gerek özlük hakları ve statüleri, gerekse mali haklar yönünden çok büyük farklar bulunmaktadır. Dileğimiz bu mağduriyetin bir an önce giderilmesidir. Kamu avukatlığı kurumu ile ilgili olarak önemli bir diğer husus, avukatlık mesleğinin en önemli özelliğinin bağımsızlık olduğu göz önüne alınarak, kamu avukatlığı kurumunun, mesleğin bu özelliğine uygun olarak bağımsız ve özerk bir yapıya kavuşturulması için gerekli yasal düzenlemenin yapılmasıdır.
 
Sayın Meslektaşlarım,
Anayasa, özü ve işlevi itibariyle hukuki olmaktan daha çok siyasi alana ilişkin bir üst norm olup, bir yönüyle devlet örgütlenmesinin dayandığı temel ilkeleri gösterir. Anayasa, siyasî düzeni ve temel kurumlan belirleyen, düzenin felsefi temellerini ve yüce amaçlarını açıklayan, toplumsal sözleşme nitelikli bir üst metindir. Demokratik toplumlarda anayasalar, millî mutabakat metinleri ve milletin tarihsel arka planının ürünüdür. Anayasa, bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, vatandaşların kamu haklarını bildiren temel düzenlemelerdir.
Yargılama faaliyetinde iddia, savunma ve yargı bir bütündür ve hep birlikte yargının kurucu unsurudur. Dünyanın demokratik her ülkesinde kabul gören ve evrensel bir kural olan bu durum göz önüne alınarak, Barolara ve savunma makamına yeni anayasanın yargı ile ilgili bölümünde yer verilmesi gerekir.
 
Sayın Meslektaşlarım,
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada el ele vermemiz, bilgiyi, aklı, hukuku ve hukukun üstünlüğünü rehber alarak, sevgiyi, saygıyı ve dayanışma ruhunu öne çıkararak, sabır, cesaret ve kararlılık içinde, ama çok çalışarak, bugüne kadar yaptıklarımızı daha iyi yapmamız, böylece yaratacağımız sinerji ile Baromuzu ve Mesleğimizi yüksek değer yaratan bir konuma getirmemiz gerekir.
Tüm bu duygu ve düşüncelerle, 2013-2014 Adli Yılı’nın meslektaşlarımız ile yargı çalışanlarımıza, milletimize, ülkemize, ülkemiz hukukuna hayırlı olmasını diler saygılar sunarım.
 KIRIKKALE BAROSU BAŞKANI
Av. Ayhan YILMAZ

 

 

20.09.2024
AV. MUTLU KORKMAZ
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.